okunma
'MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN ÖLMESİ HERHALDE BİRİLERİNİN İŞİNE GELİYORDU'
Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde 25 Mart 2009'da düşen helikopterde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe'nin hayatını kaybetmesiyle ilgili başlatılan soruşturmaya FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatlarıyla müdahale ederek, soruşturmayı örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdikleri iddia edilen 19 kişinin yargılandığı davanın 8'inci duruşması başladı.
'MUHSİN YAZICIOĞLU'NUN ÖLMESİ HERHALDE BİRİLERİNİN İŞİNE GELİYORDU'
Kahramanmaraş 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma öncesi Muhsin Yazıcıoğlu'nun ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, adliye önünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Helikopterin düşmesiyle ilgili Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında Yazıcıoğlu'nun kan ve idrar örneklerinin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesini haberlerden öğrendiğini belirten Yusuf Yazıcıoğlu, "Birkaç sefer oldu zaten bu tahlil yapılalı. Daha evvel ben de gittim 'Bir şey yok' dediler şimdi yeniden. Ne çıkacağını biz de bilmiyoruz, ben de televizyondan öğrendim akşam, ne yapılacak. Bu davanın aydınlatılacağına inanıyor musunuz siz gazeteciler olarak? Biz inanmıyoruz, kapatmaya çalışıyorlar maalesef. Kimler? Ne için? Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölmesi, öldürülmesi ne için? Herhalde birilerinin işine geliyordu böyle ölmesi" ifadelerini kullandı.
ÇAYIR: KAMUOYUNU MEŞGUL ETMEK DIŞINDA BİR AMACA HİZMET ETTİĞİNİ SÖYLEYEMEM
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır ise yaptığı açıklamada Muhsin Yazıcıoğlu'nun yol arkadaşları olarak davayı takip etmeye geldiklerini belirtti. Bu dava dışında kamuoyunun ana davanın açılması yönünde bir talebi olduğunu söyleyen Çayır, kan ve idrar örneklerinin adli tıpa gönderilmesiyle ilgili de şunları söyledi:
"Kamuoyuna yansıyan 3'üncü kez kan örneklerinin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gidiyor olması bir yandan sevindirici ama inşallah bu davanın kapatılmasına yol açacak bir argüman olmaz. Yani, daha önce zaten Adana'dan gelen rapor, kan örneklerinde karbonmonoksitin fazla olduğuyla ilgili zaten dosyada bir rapor var. Muhtemelen aynı şekilde bir rapor gelecek. Şu ana kadar ana dosya açılmadı ve şu an görülmekte olan dava da hırsızlık davası. Burada onu sevenler, kamuoyu ciddi, tutarlı bir dava süreci bekliyor. Ne yazık ki dava kapatılmak isteniyor, davanın kapatılmasına izin verilmeyecektir. Evet, birileri davayı kapatmak, üstünü örtmek, faili meçhuller dosyasına bir dosya eklemek isteyebilir ama bu gelecekte Türkiye'ye bir hizmet olmaz, hukuk açısından bir garabet olur ve kamuoyunu doyurmaz. Kamuoyunun vicdanını kanatır. İnşallah, umut ederim ki ciddi, tutarlı bir yol takip edilir ama şu ana kadar yürütülenlere bakıldığında bu işi kamuoyunu yanıltmak, kamuoyunu meşgul etmek dışında bir amaca hizmet ettiğini söyleyemem. Çünkü etkililer, yetkililer hala, ısrarla 'Suikast değil' diyor. Kamuoyu ve bizler 'Suikast' diyoruz. Çünkü dosyanın içerisinde yargılanan sanık bile 'Bu bir suikasttır' diyor ama ne yazık ki hala suikast davası açılamıyor."
İMHA EDİLDİĞİ BELİRTİLEN SES KAYDI DİNLETİLDİ
Kahramanmaraş 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Muhsin Yazıcıoğlu'nun oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, tutuksuz sanıklar Ebubekir Semih Yüksekkaya ve Nedim Bakırhan ve tarafların avukatları hazır bulundu. Diğer tutuksuz sanıklar Davut Uçum, Aydın Özsıcak, Mustafa Atalar ve Yusuf Yiğit ise başka suçlardan tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı.
5 Ekim'de görülen duruşmada Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nca mahkemeye gönderilen yazıda imha edildiği belirtilen tanık Ahmet Ergeç ile sanık Yusuf Yiğit arasında geçen telefon görüşmesinin ses kaydı, bu duruşmada dosyaya girdi. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nca gönderilen ses kaydı, mahkeme başkanı tarafından duruşma salonunda dinletildi. Kayda göre Ahmet Ergeç'in, helikopter kazasıyla "Ne var ne yok" diye sorarak olaya ilişkin ifadesinin alındığını belirtmesi üzerine Yusuf Yiğit de "Valla ben bir yerden kulak misafiri oldum da bu Malatya'dan teknik bir ekip gelip de o teknik söken ekip zannedersem. Onları ya aldılar ya alacaklar. Malatya'dan gelmiş komutanım ekip. Malatya 2'nci Ordu'dan, diye biliyorum. Bir de yani bir söken ekip var, bir de sökülen malzemeyi yakan ekip var" dedi.
'KOMUTAN BANA SORU SORMUŞ VE BEN DE SÖYLEMDE BULUNMUŞUM'
Kaydın ardından savunmasını yapan Yusuf Yiğit, "7 yıldır bulunamayan ancak üzerinde çok fazla yorum yapılan konuşma dinlendi. Ses kaydının bulunup dinletildiği için teşekkür ederim. Mümkünse Gülefer Yazıcıoğlu ve Yusuf Yazıcıoğlu'na bu kaydın dijital halinin verilmesini talep ediyorum. Çok fazla söyleyeceğim bir husus da kalmadı. Gelinen ortamda beraatimi talep ediyorum. Göksun'da yapılan yargılamada da belirttim. Ben bu bilgiyi nereden almış olabileceğimi düşündüm. Çalıştığım yerde internet var yine televizyon da var. Buradan duyduğum bilgiyi aktarmışımdır. Başbakanlık oluru ile ilgili söylemde bulunmuşum. Komutan bana soru sormuş ve ben de söylemde bulunmuşum, söküldüğüne ve yakıldığına dair bilgiler var sonrasında Ahmet Ergeç'e '10-15 kişiyi ya alacaklar ya aldılar' diyorum. Ahmet Ergeç de 'Zaten alındı' şeklinde söylemde bulunuyor. Ahmet Ergeç de yargılandığı için zaten aldılar, diye cevap veriyor" diye konuştu.
Diğer sanıklar da savunmalarında suçlamaları reddedip, beraatlerini talep etti. Mahkeme heyeti, duruşmayı 10 Mayıs'a erteledi.
'BU SUÇ, EYLEM BİR BÜTÜNDÜR'
Duruşmanın ardından Yazıcıoğlu ailesinin avukatlarından Kemal Yavuz, açıklama yaptı. Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşmesiyle ilgili Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen ana soruşturmanın devam ettiğini belirten Yavuz, şunları söyledi:
"2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yürütülen yargılama, esas itibarıyla ana davanın bir kısmını içerdiği için bu suçların birbirinden ayırarak yargılama yapılmasının ceza usulüne aykırı olduğunu ve bunların bir tek dosya altında toplanması gerektiğini ifade etmiştik. Nihayetinde Kahramanmaraş 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi bizim bu talebimizi kabul ederek bekletici mesele yaptı yani ağır ceza mahkemesi, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki ana soruşturma dosyasının sonucunu beklemeye, beklediğinde o dava açıldığında bu davanın o davayla yani ana soruşturma dosyasıyla bileştirilmesine karar verdi. Bu bizim 13,5 yıldır sürdürdüğümüz mücadelede belki ilk önemli husustur. Yani netice itibarıyla biz şunu kabul ettirmiş olduk; bu suç bir bütündür, eylem bir bütündür, arama-kurtarmayı yapmayanlar, GSP cihazını sökenler, delil karartanlar, delillere ulaşılmasını engelleyenler örgütlü yapının unsurlarıdır. Dolayısıyla gerçekleştirilen suikastın da bunlar parçalarıdır. Yani bir amaç suç var, amaç suç helikopteri suikasta uğratmak, araç suçlar ise bu delillerin yok edilmesi, yeni delil üretilmesi, sahte delil üretilmesi, arama-kurtarmanın önlenmesi. Biliyorsunuz orada yaşayanlar oldu, 6 saat yaşayanlar oldu, 2-3 saat yaşayanlar oldu. Onların canlı kurtarılmasının önlenmesi amacıyla gerçekleştirilen eylemler var. Bu eylemlerin hepsi ortaya çıkmış, hukuk tarafından da önemli ölçüde kabul edilmiş durumda."
Yorum
0 comment