okunma
Isaac Newton: Yaşamış Son Büyücü!
"Milyonlarcası elmanın düştüğünü gördü, ancak sadece Newton "Neden?" diye sordu." Bernard Baruch'un bu efsanevi sözü, sadece bilimde "neden" ve "nasıl" sorularını sorarak elde ettiğimiz teorilerin önemini hatırlatması açısından değil, aynı zamanda Newton'un sıra dışı dehasına işaret etmesi açısından da çok önemli bir tespit. Bir şey keşfedildikten sonra dönüp baktığımızda o keşif çok bariz gelebilir. Bunu yakın geçmişte tekrar kullanılabilir roketlerde gördük mesela. Ne kadar bariz bir geliştirme ama işte, birileri o fikirle çıkagelip onu gerçek yapana dek, o kadar da bariz değil. Aynı şey kütleçekimi için geçerli. Elma işte, düşüyor. Aslında sorgulamazsanız, her şeyin cevabı zaten biliniyormuş gibi davranırsanız, açıklamaya da gerek kalmaz. Yani düşen bir elmayı sorgulamak, yani doğa yasasını fark etmek başlı başına bir olay. Ama hadi onu fark edecek kadar etrafınızda olan bitene duyarlısınız diyelim. İyi de neden düşüyor? Nasıl düşüyor? Bunu izah edebilmekse apayrı bir olay ve işte asıl bilim dediğimiz şey de burada başlıyor. Bilim, bön bön gözlem yapmak veya veri koleksiyonculuğu demek değil. Veriyi ve gözlemi izah edebilmekte bitiyor olay. Ve Evren'in en derin sırlarını aydınlatabilenler, ona en çok kafa yorup, onları açıklamaya en çok hevesli olanlar ve bu yönde yıllarını harcayanlar oluyor.
İşte bugün size bu nedenle biraz Newton'u anlatacağım. Bu tuhaf dehanın beyninin içine girmeye çalışacağız ve hem başardıklarına, hem de karanlık tarafına, okült iç dünyasına; karakterini geliştiren önemli olaylara bakacağız. Bu kadar ikonik bir bilim figürünün hiç ummadığını derecede tuhaf saplantıları olduğunu görmenin ilgi çekici olacağını umuyorum. Hazırsanız, başlayalım.
Yorum
0 comment